Hani çocuktum!
Dost nefesi sinmiş
Kerpiç duvarlarımızın çatlaklarından
Sabah güneşinin sıcaklığı sarıverirdi bedenlerimizi
Ve serçeler
Şarkılar mırıldanırdı şafaklarda
Biz hergün
Öyle bir mutluluğa uyanırdık işte
Umutlar çoğalırdı göz uçlarında
Onca çaresiz ve yoksul zamanların sarkaçlarında
Zeytin tanelerinin yarım yarım yenildiği
Bir somut ekmeğin
Binlerce parçaya bölündüğü sofralarda
Yarım yarım doyardık
Kısaca ekmeğimiz az
Mutluluğumuz ve şükrümüz çoktu
Kadere diyecek bir sözümüz de yoktu
Ya şimdi!
Garip zamanlar yaşıyoruz ey dost
Varlıklarla dolu dünyamızın
Huzurunu arıyoruz rüyalarımızda
Yaman çelişkiler yaşıyoruz
Hergün biraz daha yalnızlaşıyor
Ve kendimizden
Biraz daha uzaklaşıyoruz
Geldiğimiz yollarda ayak izlerimizi kaybettik
Kendi canlarımızın ihanetini yaşıyoruz
Üzerine titrediğimiz göz bebeklerimiz tarafından vuruluyoruz
Kanayan kendi ellerimiz
Kanatan da!
Bilmem ki nerede ne arıyoruz
Ne bir yerimiz oldu geçmişten
Ne de bir sığınağımız gelecekten
Yapayalnız kaldık işte
Çırılçıplağız evrenin ortasında
Ruhlarımız aç
Çığlıklarımız sessiz
Ölüme yürürken an be an
Ruhlarımız kefensiz