Gün gelir!
Bu oyunda biter evlat!
Işıklar söner, perdeler kapanır
Ve sonra ne seyreden oyuncuyu
Ve ne de oyuncu seyredeni tanır
Toprağa karışmış bedenlerimizden sıyrılmış ruhlarımız
Sahnenin gerisinde kalan hayallerimize kanatlanır
Artık ilelebet kapanmış perdenin arkasında
Kızıl gökleri yakacak nice alevler harlanır
Gönül teselli bulur mu bilmem
Ve lakin bir türlü gelmeyen sevgilinin silüeti
Göz çukurlarımızda saklanır
Ne oyunun, ne sahnenin ve ne de perdenin bir hükmü yoktur artık
Yaşadıklarımız bitmiş
Ve yaşayamadıklarımız gitmiştir artık
Hayat dediğimiz
Hepi topu bir perdelik oyundur evlat
Ve dahi tekrarı da yoktur
Varken, bitmeyecek bir oyun sandık
Gittiğinde ise
Uçsuz bucaksız çöllerde yapayalnız kaldık
Bildiğin gibi değil evlat!
Öyle uzun boylu bir yol
Mutluluklar diyarı
Ve bitimsiz bir hikaye değildir hayat
Daha dün… diye başlayıp
Eyvahlarla sızlandığımız
Vuslatlara hasret kaldığımız
Bazen yaralarımızı dahi çare sandığımız
Bir dolap beygiridir hayat
Hayat dediğimiz şey
Hepi topu bir perdelik oyundur evlat