28 ŞUBAT: UTANÇ GÜNLERİ-2

“SELAMUN ALEYKÜM”DE FIRTINALAR KOPARMAK

28 Şubat’ın o kadar çok Aziz Nesin’lik hikayaleri oldu ki insanın inanası gelmiyor çoğu zaman. Hatta bazen yeri gelip anlattığımda dostlarımdan inanmayanların ya da abarttığımı düşünenlerin olduğunu görüyorum. Belki “yuh artık!” kabilinden bir şaşkınlık refleksidir. Bilemiyorum ama maalesef ülkemizde bunları yaşadık bizler.

Bizatihi yaşadığım ya da şahit olduğum bu garipliklerden birini daha siz değerli dostlarla paylaşmak isterim. Bu paylaşımlarımı, bir şeyleri ifşa etme ya da birilerinden intikam alma niyetiyle kaleme almadığımın bilinmesini özellikle rica ederim. Yaşadıklarımız aslında kendi ölçeğinde tarihi birer vesika niteliğindedir. Mona Liza resminde olduğu gibi, olayların bir yüzüyle hüznü diğer yüzüyle de insanı gülümseten komiklikler taşıyor olması, 28 Şubat’ta yaşanılanları kendine özgü kılmaktadır.

Sanırım 1997 yılıydı. Prof. Dr. Mustafa ALTINTAŞ, fakültemize dekan olarak atanmıştı Gazi Üniversitesi’nden transferle ve 28 Şubat’ın zinde güçleri tarafından. Geldi ve göreve başladı. Fırtına gibiydi maşallah!

Şahit olduğum ilk gariplik şöyle olmuştu. Bir sabah fakülteye geldim ve bina kapısından giriyorum. Merdivenlere yaklaştım, birkaç basamak önümde bir başka arkadaşım; onun biraz önünde bir başka arkadaşım fakülteye giriş yapıyordu. En önde de Dekanımız Prof. Dr. Mustafa ALTINTAŞ vardı ve merdivenleri çıkmış tam da dekanlık katına giriş yapmak üzereydi.

En geride olduğum için henüz arkadaşlar beni fark etmemişlerdi. Mustafa hocanın, selamlaşmalarla ilgili tavrını da henüz tam olarak bilmiyorduk. Ve şimdi anlatacağım olayla öğrenmiş olduk.

Benim önümde giden dostum, ondan birkaç basamak önde olan arkadaşımıza “Selamun Aleyküm” diye seslendi. Hepsi hepsi bir sabah selamıydı aslında. Tabi bu durum belkide, Anadolu’nun, sıradan bir ailesine mensup sıradan sokaklarında büyümüş biz kara yağız delikanlıları açısından böyle idi. Yani doğal bir selamlaşma idi aslında olan. Lakin memleketin “Beyaz Türkleri” açısından ne mana taşıdığını bilemezdik. Oysa bir “Selamun Aleyküm”ün altında neler neler saklı imiş de biz bundan bi-habermişiz. Bir “Selamun Aleyküm” Cumhuriyet düşmanlığından devletin rejimini değiştirmeye kadar birçok anlam ifade ediyormuş birilerine göre de bizler bilmiyor muşuz. Oysa biz (Zenci!) Türkler, dostlarımızın güne başlamalarını hayırlamak ya da insanlarla karşılaştığımızda “Yahu benden korkma, benden sana zarar gelmez ve de size barış ve huzur dolu bir gün diliyorum” manasında kullanıyorduk “Selamun Aleyküm” ifadesini.

Neticede Mustafa hoca bunu farklı algılıyormuş ki, arkadaşın selamını işitir işitmez, şimşek hızıyla bir salto yapıp dönüverdi; kaşlarını çattı, kızgın bir hal ile ve de ders verir edasıyla “Çocuklar! Bari ayak üstü bir de hatim indirseydiniz”.

Arkadaşlarımız şokta idi ve ne diyeceklerini bilemediler. Sadece sustular. Henüz Mustafa hocanın yeni geldiği sıralarda yaşadığımız bu olay, aslında yakın gelecekte neler olabileceğinin de göstergesiydi. Nitekim çok şey oldu da. Bizatihi Mustafa ALTINTAŞ hocanın önderliğinde gerçekleşen ve yine bizzat muhatap olduğum birkaç vakayı ilerleyen dönemde yine siz değerli dostlarımla paylaşacağım Allah nefes almama imkan verir ve bendenizi yazmaya muktedir kılarsa.

Hani! İstanbul Üniversitesi’nde baş örtülü öğrencilere yönelik sorgu odaları kurulmuştu ya. Bizde de genel itibarıyla bir korku süreci yaratılmaya ve özellikle asistanları yıldırmaya yönelik korku ve sorgu odaları oluşturulmuştu! Görünürde aslında herhangi bir fiziki oda yoktu. Lakin onlarca sanal odayla muhasara altına alınmaya çalışılıyordu zihinlerimiz. Görünürde kurallar çerçevesinde (hak, hukuk ve adalet çerçevesinde demek değildi bu tabi) normal bir süreç işletiliyor gibiydi; ancak muhtevada öğretim elemanlarını yıldırmak, bezdirmek ve huzursuz etmek üzerine kurulu, nefes almayı zorlaştıran bir sürecin atmosferini gayet kolay hissedebiliyordunuz. Yeri geldikçe,  Cumhuriyet Üniversitesi’ndeki asistanlık görevim boyunca ve özellikle 28 Şubat sürecinde bizatihi yaşadığım veya şahit olduğum kimi yıldırma vakalarını sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Dua ile…

0
Shares