28 Şubat Zulüm ve Hüzün Günleri : Doktor Haydar’ın Muayene (Etmeme) Zulmü

28 Şubar sürecinin en keskin günlerindeyiz. Tüm ülkede fena şekilde dindar ve tesettürlü avı devam ediyor her ortamda ve kurumlarda. Doğal olarak en fazla da yargı, ordu ve akademide. Adım adım takip ediliyoruz. İnsanların 3-5 kişi bir araya gelip Kuran ayetleri okurken dahi tedirgin olduğu zamanlar!

Tam da bu günlerin bir akşam vaktinde oğlum Taha Yusuf’un karın bölgesinde şiddetli bir ağrı başladı. Ağrı kesiciyle vs. kesilecek gibi değil. Eşim, oğlum ve ben arabamıza atlayıp Üniversite Hastanesinin acil bölümüne gittik. Oğlumuzu muayene odasına aldılar bir süre sonra. Doktoru bekledik. Haydar adında biri geldi. Eşimin başörtüsüne şöyle anlamlı bir bakış attığını gözlemliyorum. Her neyse. Çocuğu yatırın yatağa dedi. Yatırdık. Bir iki karnını vs. kontrol ettikten sonra kan alacağız dedi. Biz de izliyoruz bir taraftan da çocuğun elinden tutup ona cesaret vermeye çalışarak.

Tabi ki. Buyrun alın kan dedim. Şöyle bize doğru bir dönüş yapıp “hayır. Siz dışarı çıkın dedi”. Doktor bey dedim. Gördüğünüz gibi bu hasta çocuk. Bizler de anne babasıyız. Siz de takdir edersiniz ki doğal olarak çocuğun korkusu ve tedirginliği var. Müsade edin birimiz yanında kalalım dedim. Cevap: Hayır beyefendi dışarı çıkın. Ne kadar etmeyin, tutmayın, yapmayın dediysek de ne bizi dinliyor ne de anlıyor. En son çıkmayacaksanız alın çocuğu ve gidin dedi. Nasıl bir düşmanlıktır böyle. Nasıl bir kabalıktır. Nasıl bir insanlıktan çıkıştır bu. Başörtüsü ve dindar insan düşmanlığı nasıl bir tavan yapmış. Her şeyi çok net hissediyorum ama bir şey diyemiyorum. Biraz sinir ve biraz da hüzün ve kırgınlıkla ve ağlamaklı olarak aldım çocuğumuzu ve ayrıldım acilden. Ayrılırken Haydar doktora dönüp “Çocuğumu alıp gidiyorum. Eğer çocuğuma bir şey olsun. Bunun hesabını sana sorarım doktor…” diyip ayrıldım kızgınlık ve üzgünlükle.

(Tam da bu günlerde mezuniyet töreninde birincilikle mezun olan hemşire bir kızın, başörtülü olduğu  törende sahneye çağrılmadığı ve konuşmak istemesi üzerine ağzının ilerici (!) akademisyenler tarafından kapatılarak salondan uzaklaştırıldığı insanlık dışı görüntülere şahit olmuştuk aynı zamanda-Olanları izlemek için tıklayınız https://www.youtube.com/watch?v=Y-LoLdnbGKU )

Çocuğumun sancısı yoğun. Canım acıyor. Çare olarak aklıma o sıralarda Devlet Hastanesinde görev yapmakta olan ve kirvemizin eşi Seyhan abla geldi aklıma. Tamam dedi. Uğraşmayın ve hemen hastaneye geçin. Ben nöbetçi değilim ama arkadaşları arayıp ilgilenmelerini rica edeceğim demişti. Sağ olsun ve ömrü uzun olsun. Böylece çocuğumuzu alıp Devlet Hastanesine giderek tedavisini yaptırabilmiştik.

28 Şubat sürecinde şahsen yaşadığım ve hatırladıkça yapanlar adına utanç duyduğum çok fazla hikayem var. Hepsini sırası geldikçe ve fırsat buldukça kaleme almaya ve tarihe not düşmeye çalışacağım inşallah.

Dua ile.

0
Shares