Keyifli bir yolculuktu. Yaşayan şair ve edebiyatçıların en meşhuru (muhterem hocamız Prof. Dr. Ramazan KAPLAN’dan sonra) ve nüktedanlığıyla sohbet ortamlarına lezzet katan büyük usta Prof. Dr. İsmet EMRE’ ve adeta beyefendilik ve tevazuu numunesi Prof. Dr. Fahrettin GÖKTAŞ gibi iki değerli insanla yolculuk nasıl keyifli olmaz ki!
Devrek’te kısa olur diye düşündüğümüz; ancak uzun sayılabilecek bir mola verdik. Çarşı çaycısında çayın lezzeti de bir başka oluyor. Tabi bastoncu dükkanı pas geçilemezdi. Yaşlılığa hazırlık mahiyetinde:) 2 baston kendime ve 1 bastonda babalar gününde hediye edilmek üzere dayım ve kayınpederim Mahmut YILMAZ’a aldım. Eminim beğenecektir. Beğenmemiz kısa da sürmedi hani. Hatta bir ara İsmet hocanın sıkıldığını dahi hissettim:)
Her Bartın yolculuğunda Mengen’de Müdürün Yeri’nde yudumladığımız bulgur çorbasının lezzeti de ayrı bir kazanç tabi. Bir de lokantadaki hizmet edenler, müşteri ilişkilerinde kendilerini azcık geliştirip “Sen ne istiyon beyefendi” gibi üsluplardan sıyrılsalar, yemeklerin lezzeti kat be kat artacak. Kaşıklarımızı izlemeleri ve daha tabakta yemek bitmeden sihirbaz çabukluğuyla tabaklarımızı alışları yok mu! Bittiğim nokta oluyor. Lakin dün bir uyarı yaptım garsona. “Aceleniz ne ki? Bir an önce kalkıp gidin mi demek istiyorsunuz?” diye. Yok habi, kem küm dedi ama yapacak bir şey yok. Kumaş bu. Zaman içinde değişmesini ümit ediyoruz yine de.
Akşam ise Amasra’da mütevazi ve lezzetli bir balık sofrası. Yaklaşık 560 yıldır Cuma namazlarının kılıçla kılındığı tarihi Fatih Camii’inde akşam safası. Öğretmen evinde dost sohbeti ve ardından Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdulkadir OĞRAK ve misafiri mütefekkir ve şair Metin Önal MENGÜŞOĞLU ile buluşma. Böylece Edebiyat Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. İbrahim DELİCE, Doç. Dr. Mustafa HİZMETLİ, Yrd. Doç. Dr. Ali ÖZTÜRK’ün de bulunduğu genişlemiş entellektüel sohbet halkasıyla gecemiz devam etti. Şuur, şiir ve şair üçlemesi üzerinden başlayan sohbette “şiirin ve şairin öldüğü” gibi provokatif bir argümanla sohbete derinlik ve dirilik katan Ali ÖZTÜRK’e karşılık, “şuur var olduğu sürece şiirin de şairin de var olacağını” savunan MENGÜŞOĞLU’nun karşılıklı nazik atışmalarıyla geceye mühür vuruldu. Lakin Metin Önal MENGÜŞOĞLU yarın sunacağı konferansına, buradaki sohbet ortamından hareketle yapacağı bir açılış konuşmasıyla başlayacağını da özellikle ifade ettiler.
Ez cümle, güzel bir yolculuk ve dostlarla keyifli bir akşam oldu.